İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, 17 Mayıs Avrupa Obezite Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada obezitenin sadece dış görünüşle sınırlı olmadığını, aslında ölümcül sonuçlar doğurabilen kronik bir hastalık olduğunu vurguladı.
Türkiye Avrupa Birincisi
Türkiye’nin obezite sıralamasında Avrupa’da ilk sırada yer aldığını belirten Alphan, “2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de 15 yaş ve üzeri bireylerin %32,1’i obez, %34,6’sı ise fazla kilolu. Toplamda, nüfusun %66,7’si ideal kilonun üzerinde” dedi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Türkiye’de obeziteye bağlı diyabet, kalp hastalıkları, felç ve kanser gibi hastalıklardan yılda yaklaşık 2,4 milyon kişi etkileniyor.
“Obezite sadece kilo fazlalığı değildir”
Obezitenin vücutta yağ dokusunun anormal şekilde artmasıyla oluştuğunu belirten Prof. Dr. Alphan, “Obezite, uzun süreli enerji dengesizliğinin bir sonucu. Sadece fazla yemek yemek değil; hareketsizlik, genetik yatkınlık, psikolojik etkenler, bazı ilaçlar ve hormon bozuklukları gibi çok sayıda neden de etkili” dedi.
Beden Kütle İndeksi tek başına yeterli değil
Beden Kütle İndeksi’nin (BKİ) obezite belirlemede sıkça kullanıldığını ancak tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Alphan, “Sporcularda kas kitlesi fazla olduğu için BKİ yüksek çıkabilir ama bu obez oldukları anlamına gelmez. Asıl önemli ölçüm bel çevresidir; kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm’nin altında olmalıdır” şeklinde konuştu.
Fast food ve hareketsizlik kiloya davetiye çıkarıyor
Alphan, günümüzde obezitenin artmasında fast food tüketimi, ev dışında sık yemek yeme alışkanlığı, şekerli içeceklerde fruktoz şekerinin yaygınlaşması, büyük porsiyonlar ve kısa sürede kilo verdirmeyi vaat eden internet diyetlerinin önemli rol oynadığını söyledi. “Besinlerle aşırı enerji alınması ve fiziksel aktivitenin giderek azalması, yağ birikimini ve dolayısıyla obeziteyi tetikliyor,” dedi.
“Obezitenin nedeni kişiye özel tespit edilmeli”
Her bireyin obeziteye farklı nedenlerle yakalanabileceğini belirten Alphan, “Genetik, çevresel, psikolojik ve sosyoekonomik faktörler göz önüne alınmadan yapılan tedaviler başarısız olur. Obezitenin altında yatan neden mutlaka tespit edilmeli” uyarısında bulundu.
“Toplumsal bilinçlenme şart”
Obeziteyle mücadelenin sadece bireysel değil, toplumsal boyutta da ele alınması gerektiğini vurgulayan Alphan, “Sağlıklı beslenme ve aktif yaşam tarzı küçük yaşlardan itibaren bir davranış modeline dönüştürülmeli. Ancak bu şekilde toplum genelinde kalıcı sonuçlar elde edilebilir” dedi.
“Akdeniz tipi beslenme en sağlıklısı”
Alphan, obeziteyle mücadelede uygulanabilecek en sağlıklı beslenme modelinin Akdeniz diyeti, DASH diyeti ve dengeli vejetaryen beslenme olduğunu belirtti. “Az yağlı süt ürünleri, tam tahıllar, sebze-meyve ağırlıklı beslenme, minimum düzeyde şeker ve işlenmiş gıda tüketimi, bol su içmek, sağlıklı kilo kontrolü ve hastalık risklerini azaltmak için en etkili yoldur” ifadelerini kullandı.
“Popüler diyetler zararlı olabilir”
Prof. Dr. Alphan, ketojenik diyet, aralıklı oruç, kan grubu diyeti gibi kısa vadede hızlı kilo verdiren popüler diyetlerin uzun vadede sürdürülebilir olmadığını ve bazı sağlık sorunlarını tetikleyebileceğini de sözlerine ekledi.
Son gelişmelerden haberdar olmak için Sivas Haberleri takip edebilirsiniz.
Sivas Haber ve Sivas Son Dakika haberlerini en hızlı şekilde öğrenmek için sivasgazetesi.com'u ziyaret edin.