İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, güvenlik, adalet ve dış politika konularındaki güncel görüşlerini paylaşıyor. Ülkenin geleceği için kritik öneme sahip açıklamalarıyla dikkat çeken Dervişoğlu’nun değerlendirmelerini keşfedin.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, “Gerekli bürokratik hazırlıkları yapın ve en kısa zamanda, mümkünse 3 Kasım 2024’te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Bu kadar kaçak ve suçlunun dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezdiği bir memlekette kapalı, sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil; zorunluluktur” diyerek, toplumdaki güvenlik sorunlarına vurgu yaptı.
Dervişoğlu, son günlerde yaşanan kadın cinayetlerine de dikkat çekerek, “Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter ve daha isimlerini sayamadığım binlercesi. Bu isimler, sadece nüfus kayıtlarından silinip giden, vefatları hoparlörlerden duyurulan kişiler değil; adalet arayışının sessiz çığlıklarıdır. Bu isimler, yalnızca kendi hanelerinde değil, milletimizin vicdanında yanan kor ateşlerdir. Bu ateşler, yüreğimize düşmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.
Dervişoğlu, ceza sistemiyle ilgili de önemli eleştirilerde bulundu: “Suçlular mevcut düzenin sunduğu müsamahadan cesaret buluyor. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri, yetersiz denetimler adeta suça davetiye çıkarıyor. Suç işleyenler, her seferinde daha da cesaretleniyor. Ama artık yeter; Hz. Ali’nin dediği gibi ‘Bir zulme engel olamıyorsanız, onu herkese duyurun.’ Biz de bu kötülüklere karşı sesimizi yükseltmek zorundayız” dedi.
Dervişoğlu, İYİ Parti’nin parlamenter demokrasiden asla vazgeçmeyeceğini belirterek, “Bugün uygulanan ne olduğu, neye benzediği belli olmayan bu başkanlık sistemi, yıllardır şikayet edilen bürokratik oligarşiyi daha da derinleştirmiştir. Kamu kurumları ile parlamento arasındaki bağlar kopmuş, milletvekilleriyle yürütme arasında bir iletişim kopukluğu oluşmuştur” diye ifade etti.
Dervişoğlu, bunun yerine halkın iradesinin tam anlamıyla yansıdığı bir demokratik sistemi savunacaklarını vurgulayarak, “Halkın sesi olmaktan asla geri adım atmayacağız” dedi.
Son dönemdeki asayiş olaylarına da değinen Dervişoğlu, “Aynı gün içinde 71 suç kaydı bulunan bir gangster otostop çekerken yakalanıyor, eşini öldüren bir kişi ise 30 yıldır kaçak gezebiliyor. Suçun infazının memleketteki güvenlik ve asayiş için değil de cezaevi kapasitesine göre belirlendiği, siyasi suçların adli suçlardan daha fazla ceza aldığı bir infaz sisteminin adalet dağıtma şansı yoktur” ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, Türkiye’nin bir açık hava cezaevine dönüştüğünü belirterek, “Bütün bu kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için sokaklarda onlarca suç kaydıyla toplumu enfekte eden ne kadar sapık, suçlu, firari varsa tamamının tespiti ve cezaevine gönderilmesi için önerimiz şudur: Gerekli bürokratik hazırlıkları yapın ve en kısa zamanda, mümkünse 3 Kasım 2024’te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen kapalı ‘İsrail tehdidi’ oturumunu da değerlendiren Dervişoğlu, “İktidarın, İsrail konusunun da ele alınacağı TBMM oturumunun gizli yapılmasıyla güttüğü ana hedef, muhalefetin eleştirilerini sansürlemektir” dedi. Dervişoğlu, hiçbir devletin Türkiye topraklarına göz dikemeyeceğini vurgulayarak, “Ne katil İsrail ne de arkasındaki güçler, Türkiye topraklarına göz dikemez, işgal edemez ve bunu aklından dahi geçiremez” ifadelerini kullandı.